Minnoş Olma Arzusu..

Arsız, dedi, arsız bu kedi..


Ahiretliği ile oturmuş, kahvaltı sonrası kahve içiyordu Naciye Teyze.. Hiç aksatmazlardı; ya Semra teyze giderdi onun evine ya da o giderdi Semra teyzeye.. Birkaç senedir hiç aksatmadan, illaki şekersiz kahve içerler, sohbet ederler, günün değerlendirmesini yaparlar,  35 senelik komşuluklarının getirisi olan anılarla sabahı öğlen ederlerdi..


Yine kahve içerlerken, sarı-beyaz tüylü Minnoş, Naciye teyzenin kucağına zıpladı.. Yaşından beklenmeyecek ani bir manevra ile kahvenin dökülmesini son anda engelledi Naciye Teyze.. Birazcık heyecandan sonra gülümseme ile birlikte, kırışık elleriyle Minnoş'u severken, Semra teyzeye bakıp :


-- Arsız bu kedi, arsız.. Sevgi arsızı.. Sürekli seviyorum, yine de sevilmekten vazgeçmiyor.. Gençken, ben de bizim adama böyle sırnaşırdım.. Benden mi öğrendi bilmem ama benden daha çok sevgi arsızı olduğu kesin..


Bir ahiretliğine, bir Minnoş'a bakarken ve buruşuk ince elleriyle Minnoş'un başını okşarken :


-- Arsız mı oldun sen ha, yaramaz.. ! Çok mu sevilmek istiyorsun..? Hiç bıkmıyor musun sen böyle ilgi görmekten..? Arsız mı oldun sen ha, arsız mı..! diye sevecen bir tavırla Minnoş ile sohbet etmeye başladı.. Ara ara ahiretliği de Minnoş'a laf söylüyor ve kahvenin keyfine bakıyorlardı..


....................................................
İşte ben de sevgi arsızı olmak için Naciye teyzeyi bekleyen Minnoş gibiyim.. Dünyalık sevgiden vazgeçtim; iki ahiretliğin ortasında kalarak gerçekten sevilmeyi özledim..








3 Yorum:

'Her yeni güne seninle başlamak ne güzel şey..'

 

Kim olduğunu bilmememe rağmen böyle bir şeyi okumak ne güzel şey..

 
Bu yorum yazar tarafından silindi.
 

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.